Türkiye’de ekonomik dalgalanmalar ve zorlayıcı koşullar, şirketlerin hayatta kalma mücadelesini derinden etkiliyor. Son günlerde, Türkiye’de kapanan şirket sayısındaki artış dikkat çekiyor. Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) bu süreçte en çok etkilenen grup olarak öne çıkarken, büyük markalar da zorlu günler geçiriyor. Peki, bu tablo Türkiye ekonomisi için ne anlama geliyor? Şirket kapanmalarının sebeplerini, etkilerini ve gelecekte bizi nelerin beklediğini incelemek için detaylara dalalım.
Son yıllarda dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de ekonomik sıkıntılar artmaya başladı. Yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki değişkenlik ve artan maliyetler, şirketlerin kar marjlarını ciddi şekilde etkiliyor. 2023 yılı itibarıyla Türkiye’de kapanan şirket sayısında kaydedilen artış oranı, önceki yıllara göre oldukça dikkat çekici. 2021 yılından bu yana, kapanan şirket sayısı %30’un üzerinde artarak, birçok sektörde endişe verici boyutlara ulaştı. Bunun yanı sıra, pandeminin etkileri de hala hissedilmeye devam ediyor; birçok firma, yaşadığı zorlukların üstesinden gelemezken, hızlı bir şekilde kapanma kararı almak zorunda kaldı.
Ayrıca, devlet destekleri ve teşviklerin yetersiz kalması, birçok firmanın ayakta kalma şansını azalttı. Özellikle küçük işletmelerin, artan maliyetlerle birlikte iflas süreçlerine girmesi, bunu daha da belirginleştiriyor. Bütün bu faktörler birleştiğinde, ekonomik istikrarsızlık doğal olarak şirketlerin kapanmasına yol açıyor.
Kapanan şirketlerin sayısındaki bu artış, doğrudan istihdam kaybını beraberinde getiriyor. İşsizlik oranları, yeni iş bulma zorluğu ve alım gücündeki düşüş, halkın ekonomik durumunu derinden etkiliyor. Ayrıca, şirket kapanmalarıyla birlikte özellikle ilgili sektörlerde rekabet azalıyor ve bu durum, kalan işletmelerin de gelecekte farklı sorunlarla karşılaşmasına yol açabiliyor. Ekonomik anlamda birçok alanda yaşanan bu daralma, dolaylı yoldan diğer sektörleri de tehdit ediyor.
Öte yandan, kaybedilen şirketlerin ardından oluşan boşluk, yeni girişimler için fırsatlar doğurabilir; ancak bu, iş dünyasında ne kadar olumlu karşılanır? Kapatılan firmaların bıraktığı pazar payı, yeni ve girişimci ruhuyla hareket eden genç işletmeler için cazip olabilir. Ancak mevcut ekonomik koşullar altında, yeni iş kurma kararı alacak olanlar da dikkatli olmalı. Risklerin yanı sıra, belirsizliklerin olduğu bir ortamda yeni bir iş oluşturmak, birçok girişimci için imkansız hale gelebiliyor.
Geleceğe yönelik atılması gereken adımlar içerisinde, ekonominin istikrarını sağlamak ve KOBİ’lere yönelik destek mekanizmalarının güçlendirilmesi yer alıyor. Hükümetin bu konuda yapacağı düzenlemeler, yaşanan krizin en aza indirilmesi için büyük önem taşımakta. Şirketlerin kapanmasını önlemek için istihdamı koruyan ve inovasyonu teşvik eden politikalara ihtiyaç vardır.
Son olarak, Türkiye’de kapanan şirket sayısının artması, sadece ekonomik bir sorun olmanın ötesine geçiyor. Bu durum, sosyal etkiler de yaratıyor ve toplumda endişe, kaygı ve belirsizlik oluşturuyor. Gelecekte, bu sorunların üstesinden gelmek ve ekonomiyi canlandırmak için alınacak önlemler, hangi yönde ilerleyeceğimizin belirleyici unsuru olacak.
Toparlamak gerekirse, Türkiye’de kapanan şirket sayısındaki bu artış, ülke ekonomisi için ciddi bir tehlike unsuru teşkil ediyor. Kapanmaların sebeplerini anlamak, istikrarlı ve büyüyen bir ekonomi için gerekli çözümleri bulmak adına elzemdir. Ekonomik sıkıntıların üstesinden gelinmeden, yeni iş olanakları yaratmak ve mevcut iş gücünü korumak oldukça zor. Tüm paydaşların ve özellikle yöneticilerin bu durumu dikkate alması, gelecekte daha sağlam bir ekonomik yapı oluşturmada anahtar rol oynayacaktır.