Son zamanlarda artan gerginlikler ve çatışmaların gölgesinde, bölgedeki huzursuzluklar bir kez daha gündeme oturdu. Türkiye'nin önde gelen diplomatlarından biri olan Keçeli, Suriye’deki İsrail hava saldırılarına son verilmesi gerektiğini vurguladı. Bu durum, sadece Suriye’nin değil, tüm Orta Doğu’nun istikrarı açısından önemli bir meselenin altını çiziyor. Çünkü bu tür askeri operasyonlar, hem sivil kayıplara yol açmakta hem de bölgede kalıcı bir barışın tesis edilmesini engellemektedir. Peki, Keçeli'nin bu çağrısı bölgedeki dinamikleri nasıl etkileyebilir? İnceleyelim.
Keçeli’nin açıklamaları, sadece bir diplomatik söylem olmanın ötesine geçiyor. Orta Doğu'da barışın sağlanması için öncelikle sınır ötesi askeri müdahalelerin durdurulması gerektiği görüşü, birçok uzman tarafından da destekleniyor. Suriye, uzun yıllardır iç savaşın pençesinde kıvranmakta, bu durum hem ülke içinde hem de komşu ülkelerde büyük insani krizlere neden olmaktadır. Dolayısıyla, İsrail’in gerçekleştirdiği hava saldırıları, durumu daha da karmaşık hale getirmekte.
Bölgede yer alan birçok ülkede, Suriye’nin yeniden inşası ve barış sürecinin başlaması için atılacak adımların önemi büyük. İsrail’in hava saldırıları, Suriye’nin yayılmacı politikasıyla ilişkilendirilse de, bu tür askerî operasyonların masum siviller üzerinde yarattığı olumsuz etkileri göz ardı etmek mümkün değil. Savaşın getirdiği acılar ve kayıplar, her geçen gün daha da büyüyen bir sorun haline gelirken, bu sorunların çözümünde diplomasi ve diyalog süreçlerinin ön plana çıkarılması gerektiği ortada.
Keçeli’nin çağrısı, sadece bölgesel değil, uluslararası bir mesele haline de gelmektedir. Birçok ülke, Suriye’deki durumu izlerken, sivil halkın korunmasına yönelik güçlü mekanizmaların oluşturulması için harekete geçmelidir. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşların, tarafların üzerinde mutabık kalacağı bir barış planı geliştirmesi kritik öneme sahiptir. Bu tür mekanizmaların hayata geçirilmesi, hem İsrail’in hem de Suriye’nin ulusal güvenlik kaygılarını göz önünde bulunduracak şekilde tasarlanmalıdır.
Asya’dan Avrupa’ya dek birçok ülkenin etkilediği bu çatışmalar, küresel güvenlik için de büyük risk teşkil etmektedir. Dolayısıyla, Keçeli’nin çağrısının arkasında duran bir uluslararası kampanya, sadece Suriye’yi değil, tüm dünyayı olumlu yönde etkileyebilir. Özellikle barış yanlısı ülkeler, bu süreçte aktif rol almalı ve tarafları bir araya getirmelidir.
Sonuç olarak, Keçeli’nin Suriye’deki hava saldırılarına son verilmesi gerektiğine dair olan görüşü, yalnızca bir siyasi söylem değil, aynı zamanda bölgedeki derin sorunlara karşı bir çözüm önerisidir. Uluslararası toplum, bu tür sesleri dikkate alarak ortak bir çözüme odaklanmalı ve Suriye’de kalıcı barış için gereken adımları atmalıdır.