İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze'deki insani durumu sorgulayan açıklamalarda bulundu ve "Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor" ifadesiyle dikkatleri üzerine çekti. Bu sözler, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve bölgedeki insani krizin gerçek boyutları üzerine tekrar düşünmeyi gerektirdi. Ancak Netanyahu’nun bu beyanı, yalnızca siyasi bir söylem mi yoksa gerçeği yansıtmayan bir savunma mı? Makalemizde, Gazze’deki mevcut durumu rakamlar ve tanıklarla analiz ederek, Başbakan Netanyahu’nun iddialarını mercek altına alacağız.
Öncelikle, Gazze'nin insani durumu üzerine önemli verilere göz atmak gerekiyor. Birleşmiş Milletler'e (BM) göre, Gazze'deki iki milyon insanın yarısından fazlası şu anda gıda yardımlarına bağımlı hale gelmiş durumda. 2023 yılı itibarıyla, bölgede yaşayanların yüzde 70'inin gıda güvenliği riski altında olduğu belirtiliyor. BM'nin raporuna göre, gıda güvenliğindeki bu derin kriz, işsizlik oranlarının yüksekliğinden, ekonomik blokajlardan ve tarım alanında yaşanan sıkıntılardan kaynaklanıyor.
Gazze Şeridi'nde insanlar, temel ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için kendi aralarında dayanışma sistemleri geliştiriyor. Ancak bu dayanışma, ne yazık ki çoğu zaman yeterli olmuyor. Tarımın zorlaştığı bir ortamda, gıda fiyatları da sürekli artış gösteriyor. 2022'de, gıda fiyatlarının yüzde 25 oranında arttığı bildirildi. Neticede, birçok aile, temel gıda maddelerine ulaşmada zorluk çekiyor, bu da malnutrisyon riskini artırıyor.
Netanyahu’nun ifadelerine karşı çıkan yerel tanıklar, Gazze'deki durumu çok çarpıcı bir şekilde aktarıyor. Henüz birkaç gün önce Gazze'de yaşayan bir ailenin başı, "Her gün ne yiyeceğimizin kaygısını taşıyoruz. Bu bir hayat mücadelesi; açlıkla baş etmek zorundayız. Çocuklarım, sağlıklı olmak yerine yalnızca karnını doyurmanın derdinde" dedi. Bu ifadeler, Netanyahu'nun beyanlarının aksine, bölgedeki insanları etkileyen ciddi bir açlık sorunu bulunduğunu gösteriyor.
Diğer bir tanık, "Kâğıt üzerinde belki açlık yok ama gerçek hayatta insanlar, gıda için savaş veriyor. Su, elektrik ve gıda yokluğunda hayatta kalmaya çalışıyoruz" diyerek açıklamalarda bulundu. Bu tanıklıklar, bölgedeki açlık ve yetersiz beslenmeyle ilgili resmi rakamların yanı sıra insani dramı da gözler önüne seriyor.
Bunlar gibi örnekler, Netanyahu’nun açıklamalarının, bölgedeki halkın yaşadığı gerçek zorlukları yeterince yansıtmadığını gösteriyor. Gazze’deki insanları dinlemek, onların hikayelerini anlamak, bu tartışmaların daha insancıl bir perspektifle ele alınmasına yardımcı olabilir. Aynı zamanda, uluslararası toplumun Gazze’deki durumu daha dikkatli bir şekilde incelemesi ve destek mekanizmalarını güçlendirmesi için bir uyarı niteliği taşıyor.
Sonuç olarak, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun iddialarının aksine, Gazze'de açlık ve insani kriz gerçeği yok sayılmamalıdır. Rakamlar, tanıklar ve insani hikayeler, bu önemli konuyu daha derinlemesine tartışmamız gerektiğini gösteriyor. Gazze'deki durum, dünya genelindeki pek çok insani krizin bir yansıması olarak, uluslararası kamuoyunun dikkatini gerektiren önemli bir meseledir. Devlet liderlerinin açıklamalarının ötesinde, gerçek olanı görmek ve yaşanan sıkıntılara çözüm bulmak için hepimizin sorumluluğu var.